Küresel salgında iklim kriziyle nasıl başa çıkıyoruz?

İçinde bulunduğumuz küresel sağlık krizi, kendimizi ve etrafımızdakileri korumak için davranışlarımızı önemli ölçüde değiştirmeye zorladı. COVID-19 pandemisinden aldığımız ilk ders,  bizi iklim değişikliği de dahil olmak üzere sağlığımızı tehdit edecek çevresel unsurlardan korunmak için güçlü ve eşitlikçi bir sağlık sisteminin şart olduğu. Evlerimize kapanarak sosyalleşmeye ara verdiğimiz şu günlerde, 2020 koronavirüs salgınının, bizi küresel ölçekte bağlayan bağların daha derin bir anlayışı gerektirdiğini ve yüzyılın en büyük halk sağlığı tehdidi olan iklim kriziyle başa çıkmamıza yardımcı olduğunu da söyleyebiliriz.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), salgın gibi sağlık için büyük tehdit uyandıran unsurlarla karşı karşıya kaldıklarında, yetersiz sağlık sistemlerinin yıkıcı sonuçlarını olduğunu belirtiyor. WHO, bu sağlık etkilerinden bazılarında, hava olaylarındaki aşırı değişkenliğin, sıtma gibi vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasında iklim değişikliği imzasının güçlü olduğunun da özellikle altını çiziyor.

WHO, insanların maruz kaldığı çevresel ve sosyal risk faktörlerini azaltarak, küresel sağlık yükünün yaklaşık dörtte birinin önlenebileceğini tahmin ediyor. Daha sağlıklı nüfuslar için sağlıklı ortamlar oluşturmak ve Evrensel Sağlık Kapsamını (UHC) teşvik etmek, hem koronavirüs salgını hem de iklim değişikliğinden kaynaklanan uzun vadeli sağlık etkilerini azaltabilmemizin en etkili yollarının başında geliyor. İklim değişikliği daha yavaş, daha uzun vadeli bir sağlık tehdidi oluştursa da, geri dönüşü olmayan hasarı önlemek için eşit derecede dramatik ve sürekli davranış değişikliği gerektiriyor.

Öte yandan, Covid-19 pandemisinin tüm dünyaya sirayet etmesiyle hükümetler tarafından uygulanan önlemler hava kalitesini iyileştirdiği kuşkusuz ki birçok raporun konusu oldu. Bunu sağlayan en belirgin gelişme, uçak ve tren seferlerinin durdurulması ve otomobil kullanımının kısıtlamasıyla birlikte yakıt kirliliğinin ciddi derecede azalması oldu. Avrupa Birliği İklim Değişikliği Servisi Copernicus, salgının Avrupa’daki merkezi haline gelen Kuzey İtalya’da Şubat – Mart ortası verilerini karşılaştırdığında azot dioksit seviyesinin her hafta yüzde 10 oranında kademeli düşüş yaşadığını bildirdi. Oldukça önemli bir oran!

Avrupa Çevre Ajansı, Milano’da hava kirliliğinin geçtiğimiz hafta 2019’un aynı dönemine göre yüzde 21 azaldığını doğruladı. Benzer eğilimler yeni tip koronavirüsün ortaya çıktığı Çin’de de görüldü. Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyada her yıl 4 milyon 600 bin kadar insan hava kirliliğine bağlı sebeplerden hayatını kaybediyor. Dolayısıyla hava kirliliğinde yaşanan azalma insan hayatı için önem arz ediyor.

Son olarak, bu tür süreçler, insanların en önemli şeyleri kavradığı, ortak bir insani duygu için zemin hazırlar: sevdiklerimizin, toplumların, ülkelerin ve diğer küresel vatandaşların sağlığı ve güvenliği. Hem iklim krizi hem de ortaya çıkan salgın, hepimizin umduğu ve güvendiği bu şeyi tehdit ediyor. Nihayetinde, COVID-19 pandemisini alt ettiğimizde, sosyal ve ekonomik sistemlerimizi daha iyi, daha dayanıklı ve merhametli hale getirmek adına ortak paydamızdaki insanlık duygusundan güç alarak yeniden inşa edebiliriz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *